27 Aralık için yazmış olduğum 2 cellos konserini hayranlıkla izledik. Tekrar geldiklerinde yine gideceğimizden emin olarak.
Deniz günler öncesinden onlarla tanışmanın hayalini kurmaya başlamıştı. Facebookta yayınlanan meet & greet saati olucağını duyunca hemen başvurduk ama ne yazık ki bize çıkmadı. Ben de vargücümle Deniz’in twitter hesabından 2 Cellos’un hesabına tweetler atmaya başladım. Bu esnada ev boya, badana halinde; evde tüm dolaplar sınırdışı edilmiş ve eşyalar yeni yerleşecekleri dolapları beklemek üzere sepetler, torbalar ve yığınlar halinde beklemekteydi. Yani anlayacağınız benim kafa bir dünya.2 Cellos dan,attığımız tweetlere konsere birkaç gün kala ses yok; fakat o da ne grubun fanları @2cellosBrasil ve @2CELLOS Argentina ve bazı çok özel kalpli insanlar da bize destek vermeye başladı ve grubun bateristi de farkedip tweetlerimizi retweetledi.
Umudumuzu kesmedik, konser akşamı konservatuvardan çıkıp doğru eve, evde çalışan boyacıları bırakıp ailece konsere gittik. Bu arada evdeki DVD mizi ne olur ne olmaz belki imzalatma şansımız olur diye bir ümit yanımıza aldık.
Gerçekten klasik bir enstrümanı bu denli modern parçalarla, bu kadar uyumlu çalan , başka çellocular var mı bilemiyorum ama bu çocuklar muhteşemdi. Deniz tüm konseri , onların yapacakları mimikleri bile tahmin ederek dinledi. Bu arada çıkışta grubun dışarıda olacağı ve imza dağıtacağı söylendi ve çıkışta o tarafa doğru koşar adım değil, koşarak gittik.
2 Cellos’u Deniz yakından görecekti . Yanakları kıpkırmızı, yüzündeki heyecanı tahmin edemeyeceğiniz, kalbinin vuruşlarını bana dinleten, 9 yaşında bile olmayan oğlumun heyecanını, onun annesi olma gururumu ve onun mutlu olucağını düşünen benim heyecanımı , herşeyin karması o anı düşününce bile heyecanlanıyorum. Çok küçük yaşta böyle harika bir müziğe ve müzisyenlere hayran olan oğlumun bu tutkusunun gerçekte varolur olacağı, elle tutulara döneceğini bilmek beni de heyecanlandırıyordu. Önümüzde sadece birkaç kişi vardı. Arkamızda çığlıklar atan genç kızlar ama ama cd leri bile yok ve ellerindeki biletleri imzalatmak istiyorlardı. Deniz’in hayranlık boyutuna onlar da bayıldılar.
Ve sıra bizdeydi. Tam yanımızda Luka oturuyordu , yanında Dusan ve Stjepan. Luka ‘ya Deniz’i gösterip tanıdınız mı ? sorusu çıktı ağzımdan ve “evet tweeter dan Deniz” dedi.”Dusan da “ben tweetlerini retweetledim ” diyerek onayladı.İnanılmazdı. Bir fotoğraf isteğimi güvenliklerin izin vermemesine karşın ” Biz Deniz’i tanıyoruz diyerek Deniz’i yanlarına aldılar.Hem fotoğraf , hem imzalarını aldık.
Eve giderken “şu an dünyadaki en mutlu kişi benim” diyen oğlum olunca benden mutlusu yoktu.
Müzikle kalın.
Deniz’in en sevdiği 2 Cellos’dan